MUHARREM İNCE VE MEMLEKET PARTİSİ

Neden Sayın İnce.. Neden yeni bir hareket peşinde koştunuz.. Neden yeni bir siyasi parti kurdunuz.. Neden bunlara gerek duydunuz.. Ortada ana muhalefet partisi varken, neden kendinizi ayrı bir noktada konumlandırdınız.. Fizikçisiniz.. Bir güçle mücadele edebilmenin tek yolunun, ona karşı yönde daha büyük bir kuvvet uygulamak olduğu ortada iken.. Mevcut kuvveti parçalara ayırmanın matematiği olabilir mi? Olamaz.. Sayın İnce.. Belki CHP yönetimi ile anlaşamıyor olabilirsiniz.. Ama siz CHP ilkelerinden vaz mı geçtiniz.. Geçti iseniz, sorun yok.. Geçmedi iseniz sorun var.. Diyebilirdiniz ki vatandaşa.. "Ben partiden ayrılsam da yolum ve fikrim belli..Oyum olması gerektiği gibi CHP yedir..Siz de oyunuzu CHP ye verin, vermeye devam edin.." Böyle diyebilirdiniz.. Daha doğru olmaz mıydı? Ama siz başka yola gittiniz.. Şimdi, seçim zamanı gelince oyların nasıl bölündüğüne hep beraber şahit olacağız.. Umarım bölünmez..

FENERBAHÇE VE TRANSFER

Başarı, bir amaç ile ilgili olarak ortaya konulan gerçekçi hedef ya da hedeflere, ulaşılıp ulaşılamadığını ifade eder nitelikteki kavramsal bir değerlendirme ölçütüdür..
Şöhretli transferler yapılması ve bunların sonuçlarının futbolda hissedilmeye başlanması ard arda yaşanmıştır..
Bu yazının amacı, başarı kavramının içeriğinden hareketle, Fenerbahçe' nin içinde bulunduğu durumu değerlendirmeye çalışmaktır..
Fenerbahçe' de Aziz Yıldırım' ın başkanlık ettiği süre içerisinde, alt yapı ve tesis anlamında büyük yatırımlar yapılmıştır..Stadyum yenilenmiş, yenilenirken de tamamen kulübün kendi kaynakları kullanılmıştır..Antrenman ve kamp tesisleri modern çizgilere taşınmıştır..Bunlar yapılırken, aynı zamanda da ekonomik anlamda büyük bütçe rakamlarına ulaşılmıştır. Hatta bazı spor dergilerine göre, Fenerbahçe, ekonomik büyümesi ile dikkat edilmesi gereken futbol kulüpleri sıralamasında başlarda gösterilmiştir..
Ancak, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım' ın futbol hakkındaki sivri duran yaklaşımları nedeni ile, neredeyse hiç bir kulüp tarafından istenmeyişinin, bu dönem içinde Fenerbahçe için zarar oluşturduğu da söylenebilmelidir..Bu süreç, özellikle 2010 lu yılların başından itibaren kendini iyice hissettirmiştir..Başlangıçta düzgün giden her şey, yapılan kumpas ve sonrasındaki yıllarda ülkede yaşanan ekonomik çöküntü ile ters gitmeye başlamıştır..Gelirlerdeki azalmalar transferleri zorlaştırmış, yapılan sıradan transferler beklentileri karşılayamamış, şampiyon olamadan geçen yıllar ise, taraftarlar arasında yönetimin ve teknik heyetin sorgulanmasına sebebiyet vermiştir..
Bütün bu dönem içinde taraftarın, yönetim anlamında Ali Koç ve teknik direktör anlamında Ersun Yanal adı üzerinde birleşmeye başladığını görürüz..Burada bizim tarafımızca da kabul gören davranış, Ali Koç ve yönetiminin iş başına gelmesini desteklemek olmuştur..
Ancak bu düşünceye zemin hazırlayan şey, Aziz Yıldırım' ın başarısızlığı veya sevilmemesi değildir..Yıpranmış olmasının getirdiği stres, agresifliği doğurmuş ve doğal olarak bu durum, kulübü etkilemeye başlamıştır ki bundan dolayı Fenerbahçe zarar görmeye başlamıştır..
Futbol ile ilgili olarak, Aykut Kocaman döneminin devam etmesini savunmak bize doğru gelmiştir..Futbolun bütünlüğü içerisinde, Dikine Futbol tabiri, sadece bir bölümü ifade etmeye yaramakta ve bütünsel anlamda gerçekle uyuşmamaktadır..Sürdürülebilirliği de bulunmamaktadır..Zira futbol, savunma ve atak zamanlarını içeren bir oyundur ve bütünü ile algılanmalıdır..Tıpkı sürekli yumruk atan bir boksör olamayacağı gibi..Unutmamak gerekir ki, en iyi boksörler dahi gard alabilmektedir..Aykut Kocaman döneminin öne çıkanları olarak, topa sahip olmak isteği ve sakin oynamaya çalışmak sayılabilir..Ancak bu anlayış, atak yapılmadığı, aksine savunma yapıldığı şeklinde bir algı oluşturmuştur ki, tarafımızca yanlış bulunmaktadır..İstatistiklere bakıldığında, atılan gol ve yenilen gol rakamları, gollerin maçlara dağılımı yani sürdürülebilirlik, gol zamanları buna bağlı kondüsyon ve konsantrasyon anlamında en iyi olduğu görülebilmektedir..
Sorun olan şey, çok sevmemize rağmen futbolu bilmiyor olmamız ile alakalıdır..Bir dikine futbol tutturulmuş gidilmektedir..Oysa takım, bir kişinin topu alıp sürmesi ile değil, doğru yayılım ve doğru paslarla oynamalıdır..Alper Potuk transferinin de zamanında dikine oynuyor düşüncesi ile yapıldığı hatırlanmalıdır..Şimdilerde protesto edilmektedir..Muhtemelen Zinedine Zidane' da, dikine oynayacaksın demekten ziyade, doğru olanı oynayacaksın diyordur..Bütün bunlar ancak, doğru yere atılan doğru pas ile mümkün olur..
Benzer nedenler ile Aykut Kocaman felsefesinin doğru olduğunu kabul etmemiz gerekir..
HATALI KESİMLER
Fenerbahçe' de, anlaşılmaz bir "Dikine Futbol" saplantısı nedeni ile "Aykut Kocaman" ı istemeyen taraftarlar, hataların baş aktörüdür..Reel istatistiklerin söylediklerini göz ardı eden ve taraftar baskısını göze alamayıp Aykut Kocaman ile yollarını ayıran yönetim, durumun 2. aktörüdür.
NE YAPILMALIDIR
Ersun Yanal ise, kötü bir hoca değildir elbette ve zaten böyle de düşünülmemelidir..Şimdilerde destek ve zaman verilmelidir..
Fenerbahçe Başkanı, başkan olurken söylediklerinden taviz vermemelidir..Zira, inanılan bir program, ancak üzerinde ısrar edilirse meyve verir..Ekonomik davranmak gerekiyorsa, ki gerektiği de anlaşılabilmektedir, taraftar beklentisine bakmadan uygulanmalıdır..Yoksa, politikadaki örneğindeki gibi, yol-köprü yapımı alkışlanırken, birden işsiz kalışa dönülüverir..
Fenerbahçe taraftarı, ayağını şov yaparcasına kullanabilen adamlar istemektedir..Ancak transferin büyüklüğü, futbolun temel yasasını değiştirmemelidir..İsimlerin peşinden değil, pozisyon bilgisi olanların peşinden gidilmelidir..Ayağını iyi kullanan futbolcudan ziyade, doğru düşünen ve pası doğru yere düzgün atabilen adamlara daha fazla ihtiyaç vardır, olmalıdır..Ve de bu konu, alt yapıdan itibaren titizlikle üstünde durulması gereken konudur..
SONUÇ
Fenerbahçe' de içinden geçilen dönem, ekonomi gibi dış etmenlerin de rol oynadığı bir dönemdir..
Fenerbahçe' yi bu dönem içinde eli ayağı ekonomik sebeplerle bağlı olduğu için başarısız bulmuyor, ancak yönetimde ve taraftarda bazı hataların yapıldığını, bunun da birbirini etkilediğini düşünüyor bu yanlışların düzeltildiğinde ise, herşeyin de düzeleceğini belirtiyoruz..