MUHARREM İNCE VE MEMLEKET PARTİSİ

Neden Sayın İnce.. Neden yeni bir hareket peşinde koştunuz.. Neden yeni bir siyasi parti kurdunuz.. Neden bunlara gerek duydunuz.. Ortada ana muhalefet partisi varken, neden kendinizi ayrı bir noktada konumlandırdınız.. Fizikçisiniz.. Bir güçle mücadele edebilmenin tek yolunun, ona karşı yönde daha büyük bir kuvvet uygulamak olduğu ortada iken.. Mevcut kuvveti parçalara ayırmanın matematiği olabilir mi? Olamaz.. Sayın İnce.. Belki CHP yönetimi ile anlaşamıyor olabilirsiniz.. Ama siz CHP ilkelerinden vaz mı geçtiniz.. Geçti iseniz, sorun yok.. Geçmedi iseniz sorun var.. Diyebilirdiniz ki vatandaşa.. "Ben partiden ayrılsam da yolum ve fikrim belli..Oyum olması gerektiği gibi CHP yedir..Siz de oyunuzu CHP ye verin, vermeye devam edin.." Böyle diyebilirdiniz.. Daha doğru olmaz mıydı? Ama siz başka yola gittiniz.. Şimdi, seçim zamanı gelince oyların nasıl bölündüğüne hep beraber şahit olacağız.. Umarım bölünmez..

KAPİTALİST DÜZEN VE SURİYELİLER

Herkesin bildiği üzere, yaşantımızı sürdürdüğümüz dünya, gerçekten çok büyüktür..Yaşayan nüfus 6 milyarı aşmış durumdadır..Bu kadar insanın yaşadığı yaşlı dünyamızda, hayatta kalabilmek bile büyük bir başarıdır..
Bir çok noktada kargaşa ve savaş, bir çok noktada açlık, kıtlık hakimdir..Doğal zenginliklerin olduğu bölgelerde sıkıntı, hiç eksik olmamaktadır..Bu zenginliği kontrol altında tutmak adına bir kukla devlet kurarak bölgeyi rahatça sömürmek isteyen Amerika Birleşik Devletleri, düzen getirmek bahanesi ile bölgeden ayrılmamaktadır..1980 lerin başından beri karışıklığın baş sebebi olduğunu söylemekte bir hata olmayacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri ve önayak olduğu küresel ekonomi, herkesi felakete sürüklemektedir..
Teknolojik evrimini tamamlamış olmasının verdiği gücü, ne yazık ki insanlık adına değil kendi çıkarları adına kullanmaktadır..Tüketim ve daha çok tüketim esasına dayalı bu sistem, insanlık tarihinde görülen en büyük baş belasıdır..Kapitalist düzenin çarkları, insanları öğütüp durmaktadır..
Bölge ülkeleri içinde karmaşa ortaya çıkınca, bir daha asla düzelememektedirler..Yaşantıları zora giren insanlar, varsa şayet, malını mülkünü dahi bırakıp ülkeyi terketme yolunu seçmektedir..
Bu durum, başka bir sorunu ortaya çıkarmaktadır..
SURİYELİLER
Suriye üzerinden bir göç dalgası başlamış ve ülkelerini terk eden bu insanlar, yaklaşık 6-7 yıl önce ülkemize yerleşmişlerdir.Sayılarının 3,5 milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir..Ülkemizin yıllık kabaca 5-6 milyar lirası bu konu için harcanmaktadır..
Şimdi..
Bu konudaki uygulamaların hatalı olduğu artık kesinlik kazanmış durumdadır..Zira, her ne kadar yardımseverlik bir insani olgu ise de, ülkemizin bu kadar insana ev sahipliği yapabilecek kadar gücü bulunmamaktadır..
Hatalara gelelim..
*Vatanını terk eden bu insanlara, ancak belirli bir sayının üzerine kesinlikle çıkmamak kaydı ile ev sahipliği yapılabilirdi..
*Öncelikle bir bölge tahsis edilebilir, bunun alt yapısı süratle hazırlanabilir ve hepsi oraya yerleştirilebilirdi..
*Bir noktaya yerleştirilerek kontrol altına alınmış olan bu insanlara, insani koşulların asgari boyutu ülkemiz tarafından sağlanabilirdi.. 
*Asla kontrolsüzlüğe meydan verilmemeli idi..Ülkemizin her noktasına yayılabilecekleri öngörülebilmeli idi..Bu durum ileride demografik yapıyı etkileyebilecek çok ciddi bir konudur..
*Kendi vatandaşının sahip olamadığı bir takım avantajlar, sağlanmamalı idi..
*Bütün bunların bir süresi olmalı idi..Gönül ister elbette ama kimsenin kimseye sonsuza dek bakamayacağı da aşikardır..
*Bu zamana kadar yaklaşık 30-35 milyar doların harcanması, ancak her şeyinin dört dörtlük olduğu bir zamanda göz ardı edilebilir..Kendi vatandaşının sıkıntı çektiği, tarımın bittiği, fabrikaların kapandığı bir dönemde böyle bir harcama, kimse tarafından makul karşılanamaz..
*Sorunun çözülmediği her dakika problemlerin daha da büyüyeceği düşünülürse, meselenin boyutu daha iyi anlaşılacaktır..