FUTBOL VE PAS

Zaman zaman futbol ile ilgili düşüncelerimizi paylaşıyoruz.
Her dönemde kitleleri peşinden sürükleyen Futbol, evrimini devam ettirip durmaktadır. Bütün stratejinin rakibi yenmek olarak kurgulandığı futbol, ilk günden bu güne kazanma düşüncesinden ödün vermeden ya da sapma göstermeden, taktik kurgulamalardaki dönemsel gelişmeleri uygulamış ve bugünlere gelmiştir.Kimi dönem savunma futbolu, kimi dönem hücum futbolu, kimi dönem Hollanda ekolü ve Total Futbol ön plana çıkmıştır. Uzun topların bol olduğu İngiliz futbolu, sahanın dantel gibi işlendiği Brezilya futbolu ve her dönem disiplini ile bilinen Alman futbolu akla gelen belli başlı futbol anlayışlarıdır.
Elbette futbol, ülkemizde de çok sevilen bir takım oyunudur. Kulüplerimiz de yukarıda sıralanan futbol anlayışlarını denemekte ve kendilerine uyarlamaktadır.1980 li yıllarda İngiliz Gordon Milne ile Beşiktaş' ın ada ekolünü, Fenerbahçe' nin Didi, Pareira ve sonrasında Zico ile samba futbolunu örnek olarak sunmak mümkündür.
Fenerbahçe demişken belirtmeden geçmeyelim, gündemi belirleyen bir kulüptür kuşkusuz. Milyonlarca taraftarı, dolayısı ile seveni ve bir o kadar da sevmeyeni olduğunu rahatlıkla söyleyebilmekteyiz. Bu nedenledir ki, seveni ve sevmeyeni ile tamamen ilgi odağı olmuştur yıllarca. Son onbeş yıllık bir dönem için konuşmak gerekir ise, Alman Daum ile başlayan disiplinli futbol anlayışı, Zico ile teknik anlamda zirve yapan bir anlayışa evrilmiştir.
Ve Aykut Kocaman.Uzun yıllarca Fenerbahçe' de futbol oynamış, gol krallıkları yaşamış, üst düzey teknik adamlarla çalışmış bir futbolcu, kulübün en zor döneminde taraftarı ile bir olmuş ve hatta onlara bir lider olarak görev üstlenmiş, duruşu ile gönülleri kazanmış bir futbol adamı. Fenerbahçeli taraftarların elbette bir düşüncesi vardır futbol ile ilgili. Bu anlamda Aykut Kocaman' ıda değerlendirebilmektedirler, her fikre saygı duyulmalıdır.Aykut Kocaman' ın felsefesi, pas üzerine kurulu bir anlayıştır.
Bu anlayış ile topa siz sahip olursunuz. Top sizde olduğu müddetçe rakibinizin atak yapma şansı ve vakti azalacaktır. Top sizde olduğu müddetçe moral ve motivasyonunuz üst seviyeye çıkacak, rakibinizin ise azalacaktır. Paslarınız devam ettiği sürece rakibinizin, top kovalamaktan başı dönecek ve yorgunluğu artacaktır. Fiziksel yorgunluğa uğrayan rakip topu kazansa da sağlıklı oyun oynayamayacaktır. Topun sizde olduğu her an, rakibin daha fazla gerilmesinin önü açılacak, gerginlik hata yaptıracaktır. Uzun top yerine kısa paslar daha akıcı bir anlayışı getirecektir. Kısa paslarda isabet şansı fazla olmakta, pas ise hedefine daha kısa zamanda ulaşmaktadır. Kısa pasların havada veya yerdeki ilerleyiş süresi kısa olacağı için savunmanın yerini alması daha düşük bir olasılık haline gelmektedir.Bütün bunlar elbette birden olacak gibi değildir. Ama kesin doğrulardır. Bir süreç içinden geçmek gerekir. Kondisyon, bu sürecin bir parçasıdır. Yorgun vücutla bu sayılanlarda başarı şansı az olmaktadır. Pozisyon alma ve duruş bilgisi önemlidir. Atağa kalkıldığında sahayı daha geniş kullanabilecek ve savunma yapıldığında ise daraltabilecek optimum mesafe tayini ve uygulama pratikliği kazanımı önem arz etmektedir.
Bunların hepsinin pas oyununda etkisi fazladır. Eğer bazıları eksik ise ya isabet oranınız azalır ve topu kaybedersiniz, ya da kendi sahanızda ve bitirici bölgeden uzakta top çevirir durursunuz ki bunun bahsettiğim pas oyunu ile ilgisi bulunmamaktadır.