MUHARREM İNCE VE MEMLEKET PARTİSİ

Neden Sayın İnce.. Neden yeni bir hareket peşinde koştunuz.. Neden yeni bir siyasi parti kurdunuz.. Neden bunlara gerek duydunuz.. Ortada ana muhalefet partisi varken, neden kendinizi ayrı bir noktada konumlandırdınız.. Fizikçisiniz.. Bir güçle mücadele edebilmenin tek yolunun, ona karşı yönde daha büyük bir kuvvet uygulamak olduğu ortada iken.. Mevcut kuvveti parçalara ayırmanın matematiği olabilir mi? Olamaz.. Sayın İnce.. Belki CHP yönetimi ile anlaşamıyor olabilirsiniz.. Ama siz CHP ilkelerinden vaz mı geçtiniz.. Geçti iseniz, sorun yok.. Geçmedi iseniz sorun var.. Diyebilirdiniz ki vatandaşa.. "Ben partiden ayrılsam da yolum ve fikrim belli..Oyum olması gerektiği gibi CHP yedir..Siz de oyunuzu CHP ye verin, vermeye devam edin.." Böyle diyebilirdiniz.. Daha doğru olmaz mıydı? Ama siz başka yola gittiniz.. Şimdi, seçim zamanı gelince oyların nasıl bölündüğüne hep beraber şahit olacağız.. Umarım bölünmez..

FUTBOLUN TEMELİ

Futbol, geçmişten günümüze vazgeçilmez bir tutku halinde milyonlarca insanı peşinden sürüklemektedir. 
Kimisi futbolcu olarak, kimisi kulüp yönetiminde ve geri kalanlar ise taraftar kimliği ile bir izleyen olarak futbolun bir şekilde içine girmektedir. Bu kadar insanın yoğun bir şekilde içinde olduğu futbolun, her kesime aynı hazzı vermesi ise mümkün olamamaktadır. Çünkü beklentiler de çok farklıdır. Aslında özetlemek gerekirse futbol, kuralları belirlenmiş bir takım oyunudur. Amaç ise kazanmaktır. Bu amaç, maç sonu için olabildiği gibi, dönem sonu içinde geçerlidir. Kazanmak için çeşitli taktikler hazırlanır ve uygulamaya çalışılır. Bazen kazanılır, bazen de hesap tutmaz ve kaybedilir. Doğal olarak herkes kazanmak isteyeceği ama bir şekilde bunu her zaman gerçekleştiremediği için, ortaya, doyum olmaz bir heyecan hakim olmaktadır. Kazanılan bir maçta ortaya konan futbolu beğenmeyenler olabilmektedir. Keza aynı şekilde kaybedilen bir maçta oynanan oyun ise beğeni toplayabilmektedir. Futbolun beğenilmeyen yönlerini ve/veya uygulamalarını tespit edip herkesin beğendiği hale getirmek mümkün müdür? Bu konu futbolun içinde olan ve onu yönlendiren kişilerin çözeceği bir konu olsa da, bunun bir sorun olduğunda herkes hemfikir olmalıdır. Çoğunluğun ortak kanaati, tempolu oynayan, bol pozisyon üretip bunları gole çevirebilen, topu kaptırdığı andan itibaren maksimum çaba ile yeniden kazanmaya çalışan bir futbol anlayışının doğru olduğudur. Bunun için ilk andan itibaren planlı ve programlı bir çalışma yapmanın önemini söylemeye gerek vardır. Yoktur denmemelidir, çünkü bu konu üzerinde inanarak durulmamaktadır. Sıra ile gidersek eğer; Tempolu oynayabilmek için, temponun tanımına bakmak gerekir. Bir işin birim zamanda ne kadar yapıldığı, temponun seviyesini belirler. Dakikada üç kere yapıyorken, aynı işin dakikada beş kere yapılmaya başlanması, temponun yükseldiği anlamına gelmektedir. Yüksek tempoda oynamak rakip takımı bunaltacak ve hataya zorlayacaktır. Bu da kazanma şansını artıracaktır. Ancak tempolu oynamak, daha fazla efor sarf edilmesini gerektirir. Burada kondisyon yüksekliğinin önemi ortaya çıkmaktadır. Mevcut kondisyonu bilinçli kullanmak, doğru bir yaklaşımdır. Sahip olunan güç bilinmeli ve ona göre davranılmalıdır. Sahayı futbolculara bölüştürerek her futbolcu için görev bölgesi zaten oluşturulmaktadır. Belirli bazı zamanlarda, görev bölgesinin yeri değişebilir, saha içerisinde başka bir tarafa denk gelebilir. Ancak futbolcuların birbirine göre durduğu yerler değişmemelidir. Takım bir bütün halinde hareket edebilmelidir. Futbolun birinci sorunu pozisyon alma ve duruş bilgisi eksikliğidir..Futbolcu pozisyon gereği en doğru yerini bulamayabilmektedir. Antrenmanlarda, üzerinde en çok durulması gereken konu bu olmalı ve ısrarla pozisyon pozisyon nerede bulunulması gerektiği anlatılmalı ve kanıksattırılmalıdır. Bu konu aşılırsa, atağa kalkışta kalabalıklaşamama ve savunma anında eksik kalma gibi durumlarla karşılaşılma en az seviyeye inecektir. Futbolcular yerlerine pozisyon gereği doğru yerleşebilirler ise, kondisyon daha ekonomik kullanılabilecek ve gerekli yardımlaşmalar üst düzeye çıkabilecektir. Mesafeler yakın olduğundan paslarda isabet oranı artacaktır. Peki, yüksek temponun olumsuz yönleri olabilir mi? Yüksek tempoya çıkmak birim zamanda daha fazla hareketi, ve doğal olarak kolektif anlamda daha fazla sayıda pas yapmayı gerektirecektir. Fazla sayıda pas, düşünme vaktini kısaltacağı için yanlış seçimlere neden olabileceği ve etkisiz kalabileceği gibi, pas yapma becerisi kısıtlı oyuncularda hatalı paslara sebebiyet verebilecektir. Bunu engellemenin yolu kondisyon ile belirlenecek temponun, takımın başarılı ve bilinçli pas seviyesini bozmayacak kadar yükseltilmesine izin vermektir. Kuşkusuz antrenmanlarda bunlara çalışılmalı ve bunları irdelemek bir teknik adamın en önemli görevi olmalıdır. Özetlemek gerekir ise; Temel eğitim dönemlerinden başlayarak sürekli bir pozisyon alma ve duruş bilgisi çalışması yapmak, takımın sahada daha kolektif davranmasının, pozisyonlarda hücum yada savunmada yeteri kadar oyuncu ile bulunmasının, pas isabet oranlarının artmasının, doğal olarak topun takımda kalmasının ve psikolojik üstünlüğü ele geçirmenin önünü açacaktır. Pozisyon alma ve duruş bilgisi, bilinen ama irdelenmeyen en önemli sorundur.