MUHARREM İNCE VE MEMLEKET PARTİSİ

Neden Sayın İnce.. Neden yeni bir hareket peşinde koştunuz.. Neden yeni bir siyasi parti kurdunuz.. Neden bunlara gerek duydunuz.. Ortada ana muhalefet partisi varken, neden kendinizi ayrı bir noktada konumlandırdınız.. Fizikçisiniz.. Bir güçle mücadele edebilmenin tek yolunun, ona karşı yönde daha büyük bir kuvvet uygulamak olduğu ortada iken.. Mevcut kuvveti parçalara ayırmanın matematiği olabilir mi? Olamaz.. Sayın İnce.. Belki CHP yönetimi ile anlaşamıyor olabilirsiniz.. Ama siz CHP ilkelerinden vaz mı geçtiniz.. Geçti iseniz, sorun yok.. Geçmedi iseniz sorun var.. Diyebilirdiniz ki vatandaşa.. "Ben partiden ayrılsam da yolum ve fikrim belli..Oyum olması gerektiği gibi CHP yedir..Siz de oyunuzu CHP ye verin, vermeye devam edin.." Böyle diyebilirdiniz.. Daha doğru olmaz mıydı? Ama siz başka yola gittiniz.. Şimdi, seçim zamanı gelince oyların nasıl bölündüğüne hep beraber şahit olacağız.. Umarım bölünmez..

AĞAÇLARIN DURUŞU

Merhabalar,
Bir süredir olan biteni takip etmeye çalışıyordum, sonra bir iki birşey de ben yazmak istedim.
Net olduğum bir konudur ve diyeceklerim insanların herhangi bir konuda takındıkları tavır ve konu üzerindeki söylemleri hakkındadır.
Bir şeylere karşı durulması gerekiyorsa eğer, karşı durulur ve/veya durulmalıdır.
Ağaç kesmek yanlış ise lamı cimi yoktur, yanlıştır.
O zaman ne olmuştu bu zaman şöyle oldu gibi yaklaşımlarda bulunmak, işi sulandırmaktadır.
Önce bir yanlışa engel olunmalı, hatta konsantrasyon bozulmasın diye tabiri caiz ise nefes dahi alınmamalıdır.
Konu kazanılır ise ancak o vakit, "Gel bakalım arkadaş, şu konulara da bir bakmak gerekiyor" deyip diğer noktalar da araştırılmalıdır.
Uygulanması gereken kural, kesinlikle bu olmalıdır.
14000 ağaç dikildi gibi..Burhan Kuzu' nun söylediği anlamla "Orası 40 km daha ötede, haritaya iyi bakın" gibi söylemler, bir anlamda kişiler üzerinde, konunun savunulduğu hissini uyandırmaktadır.
Şimdi bir örnek vermek gerekirse..Bir banka soyulduğu zaman,
"CHP de soydu"..
"Onun döneminde soyuldu"..
"Efendim banka değil yandaki bakkalmış"
"Bakkalın iki adet rafı soyuldu gerçek budur"
"Ayrıca iki adet raf yerine hemen 3 adet raf verildi" demek, varolan soygunu yapılmamış kılmıyor, kılmamaktadır.
Anlatabiliyor muyum, bilmiyorum..
Bunlar oldukça sığ açıklamalar olarak kalmakta, konuyu izaha yetmediği gibi üstüne üstlük savunulduğu izlenimini dahi uyandırmaktadır.
Özetlemek gerekir ise doğa üzerinde bu yapılanlar, peş peşe bir kıyımdır..
Yapılmamalıdır.
Gerekirse altın çıkartılmamalıdır.
Önce kaybedilen değerler kazanılmalıdır, tarım bitmiş, hayvancılık bitmiş, bunlara bakılmalıdır.
Daha gereklidir ve doğru olacaktır.
Maden de herşeye rağmen işletilmelidir elbette.
Ama bunu yapan da uygun koşulları oluşturmalı ve kendi vatanından birisi olmalıdır.
Kaz Dağları' nda ağaçlar da gitmiştir, binlerce yıl da..
Ağaçların bir duruşu vardı..